24 Kasım 2006 Öğretmenler Günü’nde,

1) Ege Üniversitesinin tüm öğretim elemanlarına 24 Mart 1923'te Atatürk'ün Kütahya Lisesinde yaptığı konuşmanın tam metni eşliğinde aşağıdaki kutlama mesajı gönderilmiştir.

2) Bornova Milli Eğitim Müdürlüğünün 24 Kasım Saat 12.45'te Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği törene Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri katılmışlardır; Atatürk Anıtı'na EGÖDER çelengi konmuştur.

Ege Öğretim Elemanları Derneğinin (EGÖDER)

24 Kasım Öğretmenler Günü Mesajı

24 Kasım 2006

Ege Üniversitesi’nin Çalışan ve Emekli Olmuş Tüm Değerli Öğretim Elemanları,

24 Kasım Öğretmenler Gününüzü, Atatürk'ün Kütahya Lisesinde yaptığı aşağıdaki konuşmasını anımsatarak kutlamak istedik.

Sizlerin de bildiği gibi, bugün ülkemizin en önemli sorunu eğitim alanındaki sorunlardır. Başarılı eğitimin en önemli öğesi olan öğretmenlerimizin yetiştirilmesinde, özlük haklarında ve ekonomik alanda sorunları devam etmektedir. Öğretim birliğini zedeleyen girişimler, kentsel ve kırsal yöreler arasında ve sınıflar arasında yaşanan dengesizlikler, kız çocuklarımızın okullaşma oranındaki yetersizlikler, toplumun okur-yazar oranındaki düşüklük, bilimsel bilginin halka yansıtılmasındaki başarısızlıklar, toplumumuzun aydınlanmasının ve çağdaşlaşmasının önündeki en önemli engellerdir.

Eğitimimizi bilimsel temellere ve akla dayandırmadan, eğitimin niteliğini olumsuz yönde etkileyen bütün bu sorunların giderilmesi olanaksızdır. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirecek olan öğretmenlerimizin de, bilimsel bilgi ile donatılmış aydın bireyler olması ve bunu sağlayacak koşullara sahip olmaları en büyük dileğimizdir.

Öğretmenler gününüzün aydınlık ve umut dolu olmasını dileriz.

Saygılarımızla,

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER)

Atatürk'ün Kütahya Lisesinde Öğretmenlere Seslenişi

24 Mart 1923

 

Muallime Hanımlar ve Muallim Efendiler,

Bu irfan çatısı altında hepinizi bir arada görmekten ve hepinizi de selamlamaktan fevkalade memnun ve bahtiyarım. Müdür Beyefendi’nin çok güzel tasvir ve izah eylediği memleketimizi, toplumumuzu hakiki hedefe, saadet hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusu... Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, feyizlidir, muhteremdir; fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir, hangisi yekdiğerine tercih edilir? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz, bu iki ordunun ikisi de hayatidir.

Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun kıymet ve kutsiyetini anlatmak için şunu söyleyeyim ki, sizler, ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz.

Muhterem muallime hanımlar ve muallim beyler, biz, iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra yoktan var olan bu ordu vatanı yok etmeye gelen düşmanı vatanın mukaddes ocağında boğup mahvetti. Yalnız, işimiz yalnız bu orduya sahip olmakla bitmiş, gayemiz yalnız bu ordunun zaferiyle sona ermiş değildir. Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin sağlam neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun semereleri kaybolur. Milletimizi hakiki saadet ve selamete ulaştırmak istiyorsak ve milletimize emin ve feyizli bir gelecek bahşeylemek istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin ebediyetini istiyorsak, bir an evvel büyük, mükemmel, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zaruretinde bulunduğumuzu inkar edemeyiz.

Eski idarelerin, eski hükümet gençlerinin en büyük fenalıklarından biri de irfan ordusuna layık oldukları büyük ehemmiyeti vermemeleridir. Eğer bu ehemmiyet verilseydi, geleceği ellerine verdiğimiz sizlere, gelecek kadar emin bir mevki verilmek lazım gelirdi. Henüz üç buçuk dört senelik bir hayata sahip olan milli idaremiz de, gerçi irfan ordusuyla layık olduğu kadar meşgul olamamıştır. Fakat bundaki zarureti milletin aydınları olan sizler elbette ki herkesten daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetlerimizi yalnız cepheye hasrettiğimiz, bütün metanetimizi cephedeki orduda toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa müddet içinde, bittabi irfan ordusuyla layıkıyla meşgul olamazdık. Lakin Cenab-ı Hakk'a binlerce hamdü sena olsun ki, düşman karşısındaki aziz ordular için sarf ettiğimiz bütün emekler mesut semerelerini verdi. Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı faaliyet, aynı gayretle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin, faaliyetlerimizin, gayretlerimizin mesut ve muzaffer semerelerini aynı parlaklık ve aynı feyiz ve bereketle elde edeceğiz.

Arkadaşlar, asker ordusuyla irfan ordusu arasındaki benzerliği ve mutabakatı arz etmiş olmak için şunu da ilave edeyim; kıymetli bir eserde ordunun ruhu, subaylar heyeti ve kumanda heyetidir, deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti subaylar ve kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz muallime hanımlar ve muallim beyler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. Bağımsızlık mücadelesinde, üç dört senedir, düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız harpte ordunun ruhu olan subaylar ve kumanda heyet ve erkanı kıymetlerinin yüksekliğini nasıl göstermiş ve ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız nur ve inkılap mücadelesinin, milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup ve kahretmek harbinde dahi irfan ordusunun ruhu olan siz muallime hanımlar ve muallim beylerin aynı kabiliyeti göstereceğinizden eminim. Hepinizi bu emniyetle selamlarım, muhterem arkadaşlar.

Mustafa Kemal Atatürk

(Kütahya Sultanisinde Öğretmenlere Nutuk-24 Mart 1923)

Kaynak: Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 15 (1923), Kaynak Yayınları, 1998