EGÖDER (Ege Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği) Eğitim İş Sendikası, Ege Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve İzmir Tabip Odası’nın da destekçi kuruluşlar arasında yer aldığı bir Basın Açıklaması gerçekleştirdi. Ege Üniversitesi yerleşkesi Merkez Kütüphane önündeydi.

İki haftadır Türkiye’yi sarsan Gezi Parkı sürecine ilişkin basın toplantısı sıra dışıydı.

EGÖDER ve destekçilerinin konuya ilgisinde şaşılacak bir şey yoktu. Öteden beri bu tür konulara ilgi duymasının yanı sıra basın açıklamasında kullanılan biçem de oldukça özgündü.

Şiirli, saygı duruşlu ve İstiklâl Marşlı açılışın yanı sıra önceki başkan ve şimdiki yönetim kurulu üyelerini kapsayan katılımcı bir basın toplantısı izledik. Sıra dışı başlangıç herkesin birkaç çift söz söylemesiyle akıcı bir seyir izlemiş oldu.

Basın toplantıları hem izleyenler (basın emekçileri) hem de gerçekleştirenler için acelenin öne çıktığı etkinliklerdir. Bir başka etkinliğe yetişme derdindeki basın çalışanının yanı sıra açıklamayı yapanlar da asıl işlerinden zaman ayırdıkları için bir an önce işlerine geri dönme telaşı yaşarlar.

Konuya duyarlılığın yanı sıra basın toplantısı biçemine ilişkin özgün buluşları nedeniyle düşünce sahipleri kutlanmayı hak ettiler.

Emeklerine sağlık…

Ceyhun BALCI

Ege Öğretim Elemanları Derneği Basın Açıklaması

27 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların zarar görmesini engellemek amacıyla kamp kurup geceleyerek demokratik tepki haklarını kullanmak isteyen vatandaşlarımızın sabaha karşı polis baskını ile darp edilmeleri ve çadırlarının yakılmasıyla başlayan süreç, kısa zamanda tüm ülkeye yayılmış, ulusal bir direniş haline gelmiştir. Biz, bu direnişi yaşadığı kimlik bunalımını kısa sürede atlatmış, üzerindeki ölü toprağını atmış yurtsever, aydınlıkçı, barışçıl ve onurlu bir halkın dirilişi olarak da görmekteyiz.

Ne yazık ki anayasadan gelen hak ve özgürlüklerini kullanma noktasında ulusal değerlerine sahip çıkmaktan başka amacı olmayan halka; toplumun can ve mal güvenliğini koruması gereken emniyet güçleri tarafından genç, yaşlı, kadın demeden, biber gazı, tazyikli su, cop, akrep ve tomalarla orantısız güç kullanmak suretiyle acımasızca müdahale edilmesi, toplumun belleğinde derin yaralar açılmasına sebep olmuştur.

Ege Öğretim Elemanları Derneği ve Ege Üniversiteli öğretim elemanları olarak; kısa sürede işçisi, memuru, emekçisi, sanatçısı, genci, sade vatandaşı ile çığ gibi büyüyerek toplumun bütün katmanlarına yayılan kitlesel tepkilerin nedenlerini şu şekilde okuyoruz:

Halkımızın kırmızı çizgisi olan Mustafa Kemal Atatürk’e, koyduğu ilkelere, cumhuriyet kazanımlarına siyasal söylemlerle sürekli dil uzatılması; ülkemizin kurucusu, varlık sebebimiz olan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının “ayyaş ve diktatör” yakıştırması ile yıpratılmaya, değersizleştirilmeye çalışılması

Yüzde elli oy oranı ile seçilmenin antidemokratik uygulamalar için hak görülmesi

Siyasi rant uğruna ülke insanı arasında dil, din, etnik köken ve mezhep ayrımcılığının körüklenmesi, kaos ve iç çatışma ortamına çanak tutulması

Halkın haber alma hak ve özgürlüğünün, siyasi iktidara biat ederek ya da ettirilerek tarafsızlığını yitirmiş medya kuruluşları tarafından görmezden gelinmesi, ülkenin tamamına yayılan Gezi Parkı eylemleri yerine penguenlerin hayatını konu alan belgesellerin daha önemli görülmesi

Bir taraftan ileri demokrasiden söz edip öbür taraftan yürütme baskısının kurulması ile yargı bağımsızlığının örselenmesi, bu şekilde demokrasilerin bel kemiği olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnenmesi,

Halkın dini inançlarının sömürülmesini engellemek için din ve vicdan hürriyetini korumayı amaçlayan, özgür bilimin güvencesi laiklik ilkesine yönelik tasfiye girişimleri

Bağımsızlığımızın simgesi olan Türk bayrağımızın sahiplenilmesine ve ulusal değerlerimize yönelik olumsuz girişimler,

Ulusal bayramlarımızın kutlanması, Atatürk anıtlarına çelenk konulması konusunda kısıtlayıcı ve yasaklayıcı uygulamalar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda halktan ve çocuklardan esirgenen coşkulu kutlamaların, yeşil sermaye destekli sözde Türkçemizi yaygınlaştırmayı amaçladığı ileri sürülen “Türkçe Olimpiyatları” ndan esirgenmemesi

Halkın özel yaşamını ilgilendiren kişisel hak ve özgürlüklerine müdahale girişimleri

Ülkenin öz kaynaklarının, doğal güzelliklerinin ve kamu iktisadi teşekküllerinin ekonomik nedenler gerekçe gösterilerek elden çıkarılıp satılması

Antiemperyalist, Atatürkçü, yurtsever, aydınların, komutanların, gazetecilerin, bilim insanlarının infaza dönüşen uzun tutukluluk süreleri ve benzer uygulamalarla susturulmaya, sindirilmeye çalışılması,

Biat etmeyen muhalif düşüncelerin darbeci, ergenekoncu yaftasıyla susturulmaya çalışılması, sansürlenmesi

Ortadoğu kaynayan bir kazan halinde iken Atatürk’ün “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesi yerine, komşu ülke olay ve gelişmeleri konusunda emperyal güçlerin çıkarları doğrultusunda politikalar izlenmesi, Reyhanlı faciasının yaşanması, sınır kapılarımızın radikal dinci örgüt üyeleri ile terör eylemcilerinin de içinde bulunduğu sığınmacılara açılmasıyla kaos ortamı ve ekonomik kayıplar yaşanması

Eğitim, sağlık gibi halkın tamamını ilgilendiren konularda toplumsal ve siyasal uzlaşı sağlanmadan gece yarısı baskını yasalar ve kanun hükmünde kararnameler ile oldu bittiye gidilmesi

Bir türlü aydınlatılamayan, gençlerimizde güvensizliğe neden olan ÖSYM kopya, iddia ve skandalları, imam hatip okullarının yolunu açan 4+4+4 eğitim modeli, Milli Eğitim Bakanlığı görev tanımından Atatürk ilke ve devrimlerinin çıkarılması gibi uygulamalarla ulusal ve çağdaş eğitim ülküsünden sapılması

Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, meczuplar memleketi olamaz” şeklinde dile getirdiği laik ve çağdaş anlayışın, gerici kadrolaşmalara ve tarikat hareketlerine göz yummak suretiyle görmezden gelinmesi

Kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş ilkelerine olan güvenin sarsılması, ikinci cumhuriyetçi ve yeni Osmanlıcı anlayışın topluma dayatılması

Kurulmaya çalışılan korku imparatorluğu ile ifade özgürlüğünün, demokratik tepki haklarının, kişisel hak ve özgürlüklerin baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılması

Asker, sivil binlerce canın kaybına neden olan terör örgütüyle müzakereye oturulması ile ulusal birliğimizin zarar görmesi , şehitlik ve gazilik mertebesinin rencide edilmesi

20. Neoliberal, kapitalist ve sömürgen oyunlarla Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme ve zayıflatma art niyeti taşıyan emperyalist tuzakların farkına varılmaması

İzlenen yanlış politikalarla sağlıkta ticarileşmenin yolunun açılması, “şikayet hattı” gibi uygulamalarla sağlık personeline karşı şiddetin körüklenmesi, kadına şiddetin her geçen gün kaygı verici boyutlar kazanması

22. Üniversitelerde özgür düşüncenin baskı altına alınması, üniversitelerin siyasi ve ticari etkilerden korunmuş, idari ve mali açıdan özerk, bağımsız bir yapılanmaya kavuşturulamaması, öğretim üyesi iradesinin seçim ve karar mekanizmalarında yeterince temsil bulamaması

Bilimsel, çağdaş ve özgür düşüncenin temsilcisi olan bizler, gerek sosyal medya gerekse meydanlarda sergiledikleri demokratik duruş ve sorumluluk anlayışlarıyla bu ülkenin geleceği olduğunu bir kez daha kanıtlayan gençlerimizin “halkı isyana teşvik ettikleri” gerekçesiyle gözaltına alınmalarını ve toplumun demokratik haklarını kullanmak isterken maruz kaldıkları insanlık dışı polis şiddetini kınıyoruz. Bu tahammülsüz, orantısız ve antidemokratik şiddete başvuranlar ile süreç içerisinde ivedilikle alınması gereken önlemleri almayan idari sorumlular ve yetkilerini aşan emniyet mensupları hakkında gerekli hukuki, yasal sürecin başlatılmasını, toplumsal barışın bir an önce sağlanmasını talep ediyor; tutum ve tavırları ile olayların bu aşamaya gelmesinin baş sorumluları olduğunu düşündüğümüz iktidar çevresini ve özellikle de başbakanı halkı sen, ben şeklinde bölmeye yönelik söylem ve politikalarından vazgeçmeye, kişisel hak ve özgürlüklere dolayısıyla demokrasiye karşı daha saygılı ve daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz.

EGÖDER (Ege Öğretim Elemanları Derneği)

Destekleyen Kuruluşlar

  • EĞİTİM İŞ
  • EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE TOPLULUĞU
  • İZMİR TABİP ODASI