13 Mayısta Manisa’nın Soma İlçesi’nde özel sektör tarafından işletilen yeraltı maden ocağında meydana gelen facia ülkemizi yasa boğmuştur. Ne yazık ki, iş güvenliğini ve insanı öncelemeyen, sadece paraya odaklanmış, acımasız neo-liberal politikalar ve bunun yarattığı ihmaller zinciri ile insan hayatının ve emeğin ne denli hiçe sayıldığı, bu felaketle bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır. Ve yine ne yazık ki; ülkemiz iş kazalarında, Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü olmanın bedelini, kaybedilen hayatlarla, geride kalan acılarla, ve mağduriyetlerle ödemeye devam etmektedir. Yıllarca, kamu işletmesi olarak faaliyet gösteren madenlerdeki iş kazası oranlarının, özel sektöre devir sonrası, belirgin artış göstermesi, maden ocaklarındaki çarpık işletme anlayışının, vakit geçirmeksizin sorgulanmasını, zorunlu kılmaktadır.

Uluslarası Çalışma Örgütü (ILO)’nün, çalışma şartlarını düzenleyen, 1995 tarihli “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ne, Türkiye’nin 19 yıldır hala imza koymamış olması da, ülkemiz adına, ayrı bir utanç kaynağı olmaya devam etmektedir. Bu sözleşmenin imzalanmamış olmasının nedeni, işvereni, yapması gereken yatırımlarla mali yük altına sokmamak, ve taşeronluk sisteminin devam etmesine göz yummak değilse, nedir? Kaldı ki; “Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu”, 2011 yılında yaptığı incelemeler sonucu, maden ocaklarındaki iş ve işçi güvenliği konusunda hazırlamış olduğu kapsamlı raporda; maden ocaklarında risk değerlendirmesi yapılmaması, taşeronluk uygulamasının sakıncaları, üretim zorlaması, önlemlerin yetersiz olması, çalışanlarda gaz maskesi bulunmaması, kaçış odalarının olmaması, havalandırma yetersizliği, mesleki eğitim ve iş güvenliği yetersizliği gibi konularda, önemli tespitlerde bulunmuştur. Yine aynı raporun sonuç kısmında, yeraltı kömür madenlerinde, sağlık ve güvenliğe ilişkin uluslararası çalışma örgütü uygulama rehberinin, ülke şartları doğrultusunda düzenlenerek, bir uygulama yönetmeliği haline getirilmesi gerektiği de, açık ve net bir şekilde vurgulanmıştır. Ne yazık ki, yaşanan acı süreç, söz konusu uyarı ve saptamaların, kağıt üzerinde kalmaktan öteye geçemediğini göstermektedir. Örneğin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri, yapılan son denetimde, facianın yaşandığı maden ocağı için, hiçbir risk bulunmadığına dair, rapor vermiş midir? Ya da gaz seviyesi için risk sınırı olan, 50 ppm sınırı aşılmasına rağmen, üretime devam edilmesine göz yumulmuş mudur? Birileri, bu konularda ihmali olan, ve üzerine düşenleri yapmayan sorumsuzların kimler olduğunu, bu hayati saptamaların gereğinin neden yapılmadığını, kaybedilen 301 canın evlatlarına, eşlerine, annelerine, babalarına ve yanıt bekleyen kamuoyuna, bir an önce açıklamak, ya da istifa kurumunun gereğini yerine getirmek zorundadır.

Ayrıca, işçi haklarının gözetilmesinde en önemli sigorta olan, sendikal yapılanmanın, özel firma ve hükümetin güdümünden, bir an önce kurtarılarak, sendikaların asıl görevi olan, iş güvenliği ve işçi haklarına odaklanması da, bu tür faciaların önüne geçilmesi açısından, büyük önem taşımaktadır.

Ege Öğretim Üyeleri Derneği olarak, siyasi erkten; insan emeğinin sömürülmesi, maliyeti düşürmek uğruna sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının göz ardı edilmesi, işçi haklarını temsil etmekten uzak, patronla işbirliği yapan çarpık sendikal yapılara yol açması gibi, vahim sonuçlar doğuran taşeronluk sistemini, sadece madencilik sektöründe değil, emeğe dayalı bütün sektörlerde, bir an önce yürürlükten kaldırmasını; maden ocaklarında çalışan işçilerin can güvenliğini, ve çalışma koşullarını, çağdaş ülkelerde olduğu gibi, bilimsel bilgi ve mühendisliğe dayandırmasını bekliyor, ve istiyoruz. Kurban edilecek birkaç mühendis ya da ustabaşının cezalandırılması ile, sorunun asla çözülemeyeceğini, gerekli önlemler alınmadığı, ve uluslararası standartlar sağlanmadığı taktirde, aynı hayati riskin, ülkemizdeki 740 işletmede canla başla emek veren, 49 bin maden işçisi için de geçerli olduğunu, bunun kader ya da işin fıtratı ile açıklanamayacağını da, ayrıca vurgulamak istiyoruz.

Prof Dr Can Ceylan

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER) Başkanı

Yönetim Kurulu Adına