TC Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesindeki Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, 2013 yılı ağustos ayı itibariyle karma öğrenci yurtlarının, erkek ve kız yurtları şeklinde düzenlenmesine ilişkin bir karar almış, ilk uygulamayı da İzmir’den başlatmıştır. İzmir dışında toplam 16 üniversite yurdu için de bu kararın geçerli olduğu bildirilmektedir. Bu düzenleme doğrultusunda, Ege Üniversitesi Bornova Kampüsü içerisinde yer alan 5500 öğrenci kapasiteli 12 Bloktan oluşan yurdun kız yurduna; İnciraltı, Çiğli ve Buca ilçelerindeki yurtların ise erkek öğrenci yurduna dönüştürülmesi projesi, 2 Eylül itibariyle hayata geçirilmiş bulunmaktadır. İnciraltı’nda okuyan kız öğrenciler ile Bornova’da okuyan erkek öğrenciler, günün iki ila üç saatini okul-yurt arasında yollarda geçirmek gibi anlamsız bir oldu bittiyle karşı karşıya kalmışlardır. Söz konusu uygulamadan yaklaşık 5000 öğrencinin etkilenmiş olduğu bildirilmektedir. Bu durumun, öğrencilerimize ek bir ulaşım masrafı getirmesi yanında, onlar için çok değerli olan zamanlarının boşa harcanması, daha da önemlisi fiziksel yorgunluk nedeniyle başarı durumlarının olumsuz yönde etkilenmesi gibi sonuçları beraberinde getirmesi kaçınılmaz görünmektedir.

Bir yandan ranza sisteminden, karyola sistemine geçiyoruz diyerek yurtların yatak kapasitesinin azaltılması, diğer yandan karma yurtların erkek ve kız yurtlarına dönüştürülmesi ile okula ulaşımın zorlaştırılması gibi nedenlerle, birçok öğrencinin YURTKUR’a bağlı yurtlardan ayrılarak özel yurtlara yönelme zorunluluğu ortaya çıkmış olacaktır. Böylece, yurtları modernleştiriyoruz denilerek, aslında dar gelirli öğrencileri özel yurtlara, esas itibariyle de tarikat ve cemaat yurtlarına mahkum eden, öte yandan da karma yurtların erkek ve kız yurtları şeklinde yeniden düzenlenmesiyle “haremlik – selamlık” bir uygulamanın hayata geçirilmesi söz konusu olmaktadır. Kaldı ki öğrenci yurtlarının kız yurdu-erkek yurdu şeklinde düzenlenmesiyle, açıkça cinsiyet ayrımcılığına gidilmesi, devletin ahlak ve namus bekçiliğine soyunması sonucunu doğurur ki, bu da çağdaş ve evrensel değerler açısından son derece tehlikeli ve kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bu uygulamayı, ilk ve orta öğretimde yaşanan eğitimin dinselleştirilmesi projesinin yüksek öğrenime uyarlanmış aynı hedefi gözeten farklı bir adımı olarak değerlendirmekte mümkündür.

Ege Öğretim Elemanları Derneği olarak henüz makul, mantıklı, ikna edici hiçbir gerekçesi açıklanmayan, öğrencilerimizi her yönden mağdur ve mahkum eden, devletimizin laik ve sosyal yapısıyla çelişen, muhafazakâr, ideolojik ve cinsiyetçi politikaların ürünü olduğunu düşündüğümüz bu düzenlemeyi protesto ediyor, yetkili makamların alınan kararı yeniden gözden geçirmelerini, uygulamanın geri alınması için gerekli adımları bir an önce atmalarını diliyor ve bekliyoruz.