Üniversitenin özerkliği içinde, yargıya taşınmadan hukuk bilimi yaklaşımıyla ve akıl yoluyla çözülebilecek bir olayın bu noktaya gelmiş olması son derece üzücüdür.

Aynı zamanda, üniversitenin üzerindeki baskının ve müdahalenin düzeyini göstermesi açısından düşündürücüdür.

Olayın niteliği ve nasıl geliştiğinden bağımsız olarak, bu karar bir kırılma noktasıdır.

Caydırıcı-zorlayıcı olması amacıyla özenle tasarlanarak alınmış bir karar izlenimi yaratmaktadır.

Ancak yönetimsel, finansal ya da hukuki baskı araçlarıyla belli bir siyasi görüş çerçevesinde üniversiteyi yeniden şekillendirmenin hiçbir toplumu ileri taşımadığı tarih boyunca görülmüştür. Üniversitelerin ve yükseköğretimin özgürlük, demokrasi ve insanlığın gelişimi için yaşamsal öneme sahip olduğunu kimse unutmamalıdır.

Angell’in dediği gibi, “Hanedanlar gelir ve gider, krallıklar ve devletler yükselir ve çöker, ama tüm bu değişime uğrayan dünyevi işlerin ortasında insana ait en yaşamsal ve en kalıcı kurumlar, gerçek üniversitelerdir.”

Ülkemiz için ve üniversitelerimiz için dileğim, temyiz aşamasında hukukun bağımsızlığına güvenimizi tazeleyen bir sonucun çıkmasıdır.

Prof. Dr. Ferhan G. Sağın

14 Eylül 2012, İzmir