EGÖDER'den Kamuoyu ve Basın Duyurusu

21 Ocak 2008

Uzun bir süredir, özellikle son günlerde sayın Başbakan tarafından yapılan açıklamaları ve yorumları büyük bir endişe içinde izlemekteyiz. Başlangıçta dil sürçmeleri ve yanlış ifadeler olarak, yine üst düzey sözcüler tarafından düzeltilme yoluna gidilen bu açıklamaların, zaman içinde gerçek düşünceleri ifade ettiği anlaşılmış bulunmaktadır.

Sorunların tırmanışa geçmesi aslında uzlaşma ile seçileceğini açıkladıkları Cumhurbaşkanı’nı, tek yönlü kararla dayatmaları ile başlamıştır. YÖK Başkanı’nın atanmasında da, aynı yöntemin uygulanması ile üniversitelerin istekleri ve çağdaş gereksinimleri yok sayılmıştır. Sayın Başbakanın türbanın bir siyasal simge olduğuna ilişkin sözleri, uyguladıkları çağdışı ve bilime aykırı tutumun bir göstergesi olmanın ötesinde, ülkemizin 85 yıllık, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti yapısına aykırı bir ifadedir. Din ve vicdan özgürlüğü gerekçe gösterilerek laik eğitimi dinsel simgelerin gösteri alanına çevirmenin ve sonu nereye varacağı belli olmayan bir ayırımcılığa yol açmanın toplumsal barışı zedeleyeceği ve eğitimi bilimsellikten uzaklaştıracağı açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, iç hukukunu Lozan Antlaşması ile dış hukukunu da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına almış ve Anayasasına ve yasalarına temel yapmıştır. Egemenlik, din kurallarına değil, halkın özgür iradesi ile seçtiği ve Ankara’ya gönderdiği milletvekilleri vasıtasıyla ulusa aittir. O milletvekilleri ve onların içinden seçilen yönetim kadroları bu iç ve dış hukuk kurallarına uymak zorundadırlar. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi bir hukuk devletinin temel organlarına karşı sorumsuzca sarf edilen ifadeler, toplumda yurttaşların devlet kurumlarına ve hukuk kurallarına karşı saygı ve güvenini kaybetme sonucuna uzanır ki, bu çok tehlikeli bir gidiştir. En başta ülkeyi yönetenler, kuvvetler ayrılığının temel ilkelerine uymak ve Yargıtay Başsavcısının, Danıştay Başkanının uyarılarını dikkate almak zorundadırlar. Bu ülke kolay kurulmamıştır. Bizlerin bu ülkeyi zorluklar içinde, canları pahasına kurtaran ve kuran atalarımıza, şehitlerimize borcumuz vardır. Gelecek nesillerin de bizlerden hesap sorma hakları olacaktır.

Ülkeyi yönetenleri sağduyulu olmaya, toplumsal barışa zarar verecek söylemlerden kaçınmaya davet ediyoruz. Gençlerimizin yaşamlarında, bilimsel bilgiyi geçerli kılacak çağdaş eğitime yönlendirilmelerini öneriyoruz. Dinin bir inanç sorunu olduğunu ve kişinin özel yaşamını ilgilendirdiğini, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün de güvencesi olduğunu sayın Başbakanın açıkça belirtmesini ve uygulamasını bekliyoruz.

Ülkeyi yönetenleri, Atatürk’ün çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma hedefinden uzaklaşmamaya, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin kurallarına uymaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

Ege Öğretim Elemanları Derneği Yönetim Kurulu adına

Başkan Prof. Dr. Necla Nişli